Geçtiğimiz haftalarda bazı medya organlarında gördüğüm bir haber dikkatimi çok çekti.
Haberin başlığı tüm yayın organlarında “Yürürken Mesaj Yazanlara Özel Yol” diye başlıyordu. Haberin detayı ise şöyleydi.
“Belçika'nın Antwerp kentinde bir GSM telefonu şirketi tarafından cep telefonuyla mesaj atarak yürüyenler için ayrı yollar yapıldı. GSM telefon şirketi, yaptığı yollar sayesinde cep telefonuna bakarak yürüyenlerin diğer yayalarla çarpışmayacağını belirterek her yıl çarpışmalar nedeniyle çok sayıda telefonun kırıldığını açıkladı. Antwerp’te kentinde bulunan Mlab adlı cep telefonu şirketinden bir uzman Yahoo News’a yaptığı açıklamada, “Yolda muhtemelen mesaj yazarak ya da Whatsapp’ınızdan mesajlaşarak yürüyorsunuz ve etrafınıza dikkat etmiyorsunuz. Olan cep telefonunuzun ekranına oluyor. Bu kişiler yayalar ya da direklere çarpıyor. Cep telefonuyla ilgilenirken bazen hayatınızı da tehlikeye atıyorsunuz” dedi.”
Bu haberi okuduğumda inanın çok şaşırdım.
Şaşırıp kalmanın dışında duyarlılığıyla övünen bir toplumun bireyi olarak utandım.
Hangi toplumun daha çok duyarlı ya da duyarsız olduğunu, hangi milletin daha çok insana değer verip vermediğini anlamak için sözlere değil uygulamalara bakmak gerekiyor aslında.
Adamlar beslediği köpekleri için, hayvanları için yaya yolundan ayrı yol yaparlar.
Adamlar bisiklet kullanan vatandaşları için taşıt yolundan, yaya yolundan ayrı yol yaparlar.
Adamlar cep telefonu kullanırken mesaj yazan vatandaşların başkalarıyla çarpışmasın, ağaçlara, direklere çarpmasın diye yaya yolundan ayrı yol yaparlar.
Adamlar yaparda yaparlar… Sonuçta insanlarının sağlığı için, insanlarının zevki için her şeyi yaparlar…
Çünkü onlar için insanlarının sağlığı ve sağlıklı bir çevrede yaşayabilmeleri her şeyden daha önemlidir.
Kısacası İN-SA-NA değer veriyorlar, eşyaya değil…
Neden adamların aya gittiğinin bizlerin ise yaya gittiğinin göstergesidir bu küçük haber…
Varsın adamlar cep telefonundan mesaj yazanlara ayrı yollar yapsın, varsın adamlar hayvanları için ayrı yollar yapsın peki, bu arada bizler ne yapıyoruz…
Bizler ise yaya yolunu daraltıyor, araç yolunu genişletiyoruz.
Bizler ise kaldırımları yayalar için değil araçların park etmesi için, reklam panolarının konulması için, mağazaların ürün teşhirlerini yapabilmesi için, telefon veya elektrik panoları için yapıyoruz.
Mevcut yollar ve kaldırımlar her sökülüp yapıldığında büyük bir heyecanla görme ve ortopedik engellilerinde kullanabileceği standartlarda yapılmasını beklerdik. Ancak her defasında ise çalışmalar bittiğinde hüsrana uğrardık.
Ne diyelim bizler yolların ve kaldırımların engellilere uygun yapılmasını daha bekleyip duralım elin adamları cepten mesaj yazanlara yol yapsın.
Sözün özü olarak, Osmanlı döneminde zihinsel ve ruhsal engellilerin tedavisine büyük önem verilirken ve müzik ile su sesiyle tedavileri yapılmaktayken aynı dönemlerde Avrupa’da ise akıl hastaları “içlerinde şeytan var” düşüncesiyle yakılırdı.
Sonuç ortada fazla söze gerek yok…
Kaynak: Malatya Söz Gazetesi