“Rol modelleriniz sadece Newton, Einstein değil, bunların yerine İbn-i Sina, Farabi diyebilmeliyiz.”
Bir tarihçi olarak, tarihe damga vuran ve medeniyetlerin ortak mirası olarak kabul ettiği matematikçiler yetiştiren ,Türk- İslam medeniyetine ne oldu? Bu konu hakkında araştırma yaptığımda gördüğüm sorun Türkiye’de Matematiğin sürekli gerilediği oldu. Türkiye’deki matematik eğitiminde yaşanan düzey düşüklüğünün nedenlerini araştırmak için çalışma başlattığımda , önce bununla ilgili matematik öğretmenleriyle bu sorunu ele alalım dedim. 14 Mart Anadolu Sağlık Meslek Lisesi, Matematik öğretmeni Fatih TATAR ile yaptığımız çalışma sonucunda, matematiğin tüm dünyada gerilediği gerçeği ortaya çıkıyor.
Matematik öğretmeni Fatih TATAR: “ Tüm dünyada matematik eğitiminde bir gerileme var, ama özellikle Türkiye’de bu işin daha kötü olduğunu düşünüyorum. Çünkü uluslararası matematik yarışmalarında, Türk öğrenciler, kendi yetenekleri düzeyinde bir başarıyı ortaya koyamıyorlar. Bu sorun çok dikkatli incelenmelidir.” diyerek soruna farklı bir bakış açısı getirmiştir.
14 Mart Anadolu Sağlık Meslek Lisesi, Matematik öğretmeni Fatih TATAR “Eğitim sistemimiz yıldan yıla sürekli olarak değişim gösteriyor. Üniversite sınavlarından tutunda kreşlerin artık sabahçı öğlenci olmalarına kadar her türlü uygulama yeni yeni bakış açılarıyla farklılaştırılıyor. Çalışan annelerin çocukları yarım günlük kreşlerle rezil hale getirilirken bunu "herkes yararlansın" sloganı altında yapılmasını ve üniversite sınavları arasına 4 aylık süre konmasını anlayabilen var mı gerçekten bunu bilemiyorum. Biz eğitim sistemimiz için en iyi ararken; ilkokul 2.sınıf öğrencisine bir sürü ödev verirken ve bu ödevleri ailelerin yaptığını bilirken Matematik ve Bilim alanında dünyada kaçıncıyız dilerseniz bir göz atalım.PISA 2012 (Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı) sonuçlarına göre Türkiye değerlendirilen 65 ülke arasında ilk 40’a giremedi. Matematikte 44. sırayı alan Türkiye, ” diyerek acı tabloyu belgeleriyle ortaya koymuştur.
Fatih TATAR hocamıza "Büyük bir medeniyetken ne oldu da bilimde geri kaldık" ve "kendi Einstein'larımızı yetiştirebilir miyiz" diye sorduk. Fatih Bey: ” Umutsuzluğa kapılmayalım. Çünkü , 2010 yılının son günlerinde Türkiye'nin kendi bilim insanlarını yetiştirmesi hedefi ile bir proje başlatılmıştı. Kamuoyuna "Türk Einsteinları yetiştirme projesi" olarak yansıyan çalışma, Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu'nun projesi. Çalışmada YÖK, MEB, DPT ve TÜBİTAK gibi kurumlar görev alacak. Proje gençleri bilime yönlendirmeyi hedefliyor. Bizim büyük bir medeniyetin mirasçıları olduğumuzu, dünya medeniyetine olan büyük katkılarımızın farkında olmadığımız için özgüven eksikliği ve kompleks yaşıyoruz Ama Türkiye’nin bazı alanlarda daha iyiye gittiğini görüyorum. Türk insanının inanılmaz bir zekası var. Yeter ki kendisine güvensin,ve maneviyatını koruyabilsin”
Yaptığım araştırmalar sonucunda Darül Hikme'lerde başlayan çalışmalarla dünya medeniyetine büyük katkımız vardı. Bunların en büyüklerinden biri Harizmi'nin matematikte "sıfır"ı tanımlaması. Böylece matematik inanılmaz bir ivme kazanıyor. Trigonometri, geometri ve diğer hesaplamalarda da sıfır kullanılıyor. Harizmi "El- Kitab'ul Muhtasar fi'l Hesab'il Cebri ve'l Mukabele" eseriyle matematik literatürüne giriyor. Aydüz, "Bugün ortaokul ve liselerde okuduğumuz matematiğin tamamı İslam medeniyetinde geliştirilmiş matematiktir. Ama biz kendi geçmişimizdeki bu matematiksel verileri bilmediğimiz için medeniyete hiçbir katkımız olmadığını düşünüyoruz." diyor. İbnü'l Heysem ise bugün kullanılan fotoğraf makinalarının ve kameraların esası olan "camara obscura"yı icat etmiş. Yakın dönemde Avrupa'da yayınlanan "İbn'ul Heysem first scientist" kitabı İbnü'l Heysem'i ilk bilim adamı olarak kabul ediyor. Çünkü Heysem ilk defa bilimsel bulguları deneysel yollarla tekrar tekrar deneyerek ortaya koymuş. Avrupa kendi bilim adamlarını yakarken , biz bilim adamlarına değer veriyorduk. Gazneli Mahmut Utbi için “Sarayımın en değerli hazinesi “demiştir.
Ömer Hayyam, Beyruni, Ali Kuşçu …vb. gibi dahileri bu toplum yetiştirdi.
Değerli okurlarımız Millet, din, ırk farkı gözetmeden Darül Hikme, Nizamiye, Bağdat, Sahnı Seman gibi medrese ortamlarında bilim adamları yetiştiren bu medeniyet elbet yeni bilim adamalarını yetiştirecektir. İnşallah.